deli ne demek?
- Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun.
- Coşkun, azgın
Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi, çevireceğini bilemiyordu.
T. Buğra - Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın
Ben delinin biriyim, ateşe girerim.
F. R. Atay - Bir şeye, bir kimseye aşırı derecede düşkün.
- Önceleri Rumeli'de bulunan, genişledikten sonra Anadolu'da da vezir ve beylerbeylerine bağlı olarak görev yapan hafif süvari örgütünün askeri.
- Asan yol, kolay olan yol.
- Insane.
- Crazy.
- Loony.
- Lunatic.
- Shop selling delicatessen.
- Out of one's mind.
- Out of one's senses.
- Not all there.
- Possessed.
- Mad about.
- Batty.
- Bonkers.
- Daft.
- Delirious.
- Demented.
- Demon.
- Demoniac.
- Demoniacal.
- Dippy.
- Distracted.
- Distraught.
- Gaga.
- Loco.
- Nutty.
- Off one's onion.
- Balmy.
- Bats.
- Crackers.
- Crank.
- Cuckoo.
- Maniac.
- Manic.
- Mental.
- Nuts.
- Nutshell.
- Potty.
- Soft.
- Crazy about.
- Potty about.
- Fond of.
- Madman.
- Madwoman.
- Alienated.
- Psychotic.
- Person.
- Idiotic.
- Foolish.
- Moonstruck.
- Devotee (of.
- No all there.
- Arrage.
- Crackpot.
- Crochety.
- Deranged.
- Over the edge.
- Harum scarum.
- Moon.
- [deli (delicatessen) ] hazır yemek ve salata dükkanı, hazır yemek, mezeci dükkanı; mezeler, meze, soğuk meze; şarküteri
deli alacası
- Birbirini tutmayan parlak renklerden oluşan.
deli arlanmaz, soyu arlanır
- Densizce, delice iş yapanlar yaptıklarından utanacak durumda değillerdir ama ailesi, yakınları onların davranışlarından üzüntü duyarlar, utanırlar.