delik ne demek?
- Dar, küçük açıklık.
- Dar, küçük çukur
Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı.
S. F. Abasıyanık - Küçük hayvan yuvası.
- Delinmiş olan
Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.
H. S. Tanrıöver - Cezaevi.
- Filmin ya da mıknatıslı kuşağın çeşitli sinema araçlarında düzenli yürümesini sağlamak amacıyla, bu araçlardaki dişlere uygun biçimde tek ya da iki yanında, düzenli aralıklarla uzunlamasına sıralanan belirli boy ve biçimdeki boşluklar.
- Hurma ve yağdan yapılan bir yemek.
- Hollow.
- Opening.
- Aperture.
- Bore.
- Prison.
- Cavity.
- Mortice.
- Mortise.
- Perforation.
- Port.
- Slot.
- Stir.
- Vent.
- Ventage.
- Venthole.
- Blowout.
- Leaky.
- Nutcase.
- Orifice.
- Outlet.
- Prick.
- Rent.
- Jail.
- Socket.
- Mesh.
- Leak.
- Tunnel.
- Pore.
- Puncture.
- Perforation hole, perforation, sprocket hole.
- Hole.
- Perforation, Perforationsloch
- Perforation
delik açan kurtçuk
- Miner.
delik açarak batırmak
- Scuttle.