dazara dazar ne demek?
- Hemen, derhal, o anda.
- Çabucak, çok ivedi ve telaşlı.
- In a hurry
daz
- Saçı dökülmüş (baş), dazlak.
- Çıplak (toprak).
- Cima etmek. (Osmanlıca'da yazılışı: da'z)
daze
- Afallatmak
- Büyülemek
- Sersemletmek, şaşırtmak
- Göz kamaştırmak
- Şaşkınlık
- Şaşkın
zar
- İnce perde veya örtü.
- İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar ve organ bölümleri, çeper.
- Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik vb. maddelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı.
- Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper.
- Kadınların örtündükleri çarşaf, car (II).
- Titreşerek ses üreten ince metal yaprak.
- Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır.
- Sestoplarda, sesyayarda üzerine gelen ses dalgaları ya da elektrik akımına uygun titreşimler yapan parça.
- Hücrezarı.
- Bir dokuyu saran ince tabaka.