darmadağın etmek ne demek?
- Dağıtmak, karıştırmak.
- Mec. dayak atıp iyice dövmek
Köy kahvesinden yetişen birkaç delikanlı bu haşarıları darmadağın etmişti.
O. C. Kaygılı - Rout, clutter, clutter up, snafu.
darmadağın edilmek
- Plunge.
darmadağın
- Çok dağınık ve karışık, darmadağınık, tarumar.
- Cock a hoop.
- In pieces.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.