daha ne demek?
- Şimdiye kadar, henüz.
Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü.
İ. O. Anar - Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak
Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım.
P. Safa - Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla birlikte sözü edilen konuda en önemli durumu belirtmek için kullanılan bir söz.
Daha kötüsü otobüsü de kaçırdık.
- Bundan başka, bunun dışında
Daha çiçekleri de sulayacağım.
H. TanerDaha neler yapacaktım fakat bırakmadılar, bırakmadılar.
Abidin Dino - Bir çeşit çocuk oyunu.
- Kaba kuşluk vakti.
- More.
- Over.
- Still.
- Only.
- Plus.
- Else.
- Further.
- So far.
- Until now.
- In addition.
daha açık bir tonunu görmek istiyorum.
- Shade: i would like to see a lighter shade.
daha ağır gelmek
- Weigh down, outweigh.