dağıtan ne demek?
- Spreading, distributive, divisive.
dağıt
- Emin.
- [dağıtmak] deal, deal out, distribute, hand out, deliver, dispense, dissolve, decompose, crack-up, scatter, disband, disperse, diffuse, bestrew, demount, deploy, disject, disjoint, dismantle, dispel, disrupt, dissipate, divert, dot, drown, fling off, issue.
dağıtıcı
- Mektup, gazete vb. şeyleri dolaşarak dağıtan kimse, müvezzi.
- Motorlarda yüksek gerilimli akımı çalışma sırasına göre bujilere yayıp gönderen aygıt, distribütör.
- Dağınık ışık kaynağı olarak kullanılan 750 W gücünde, dördül biçimde, içi beyaza boyanmış maden bir kutudan oluşan ışıtaç.
- Bk. dağıtım kutusu
- Ateşleme sargısından gelen yüksek gerilimi, ateşleme sırasına göre ateşliklere dağıtan, aynı zamanda kesme ve öndeleme düzeneklerini de içeren aygıt.
- Belli miktarda sıvının çok sayıdaki tüplere eşit hacimlerde dağıtımını sağlayan alet, dispensır.
- Bk. ayırıcı
- Dispenser.
- Dispersive.
- Distributor.