dağıtıcı ne demek?
- Mektup, gazete vb. şeyleri dolaşarak dağıtan kimse, müvezzi.
- Motorlarda yüksek gerilimli akımı çalışma sırasına göre bujilere yayıp gönderen aygıt, distribütör.
- Dağınık ışık kaynağı olarak kullanılan 750 W gücünde, dördül biçimde, içi beyaza boyanmış maden bir kutudan oluşan ışıtaç.
- Bk. dağıtım kutusu
- Ateşleme sargısından gelen yüksek gerilimi, ateşleme sırasına göre ateşliklere dağıtan, aynı zamanda kesme ve öndeleme düzeneklerini de içeren aygıt.
- Belli miktarda sıvının çok sayıdaki tüplere eşit hacimlerde dağıtımını sağlayan alet, dispensır.
- Bk. ayırıcı
Dispenser.
Dispersive.
Distributor.
Distributer.
Deliveryman.
Peddler.
Pedlar.
Runner.
Spreader.
Distributive.
Postman.
Letter carrier.
Catalyst.
Divider.
Dissolving.
Diffuser.
Decomposer.
Mailman.
Analyzer.
Catalyzer.
Catalytic.
Agent.
Disintegrant.
Single broad light, filler lantern, fill-in light, scoop.
Ignition distributor.
Zündverteiler
Weichstrahler, Fernsehfluter, Aufheller
Distributeur d'allumage
dağıtım kutusu
- Ana kabloyla gelen elektrik akımının tiyatro yapısının çeşitli yerlerine dağıtıldığı korunçlarla güvenceye alınmış dolap ya da kutu.
- Ortak dalgalıktan bütün almaçlara dalgalık bağlantısı sağlayan aygıt.
Fuse box.
Junction box.
Äb-weigdose, Anschlussdose
Boîte de coupecircuit
Boîte de jonction
dağıtıcı alet
Dispenser.
dağıtıcı faz
- Kolloit sistemde, bir maddenin parçacıklarının süspansiyon biçiminde dağılmasını sağlayan ortam.
Dispersion medium.