düzlük ne demek?
- Düz olma durumu.
- Geniş, düz yer
Derenin önündeki düzlükten birdenbire bir ses duydum, durdum.
H. E. Adıvar - Deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yer.
- İşliklerde film çevirmekte kullanılan uzun, geniş, yüksek, hangar biçiminde, içinde aydınlatmayı, alıcı devinimlerini, bezem kurmayı kolaylaştıracak düzeni bulunan yapı. TV
- Bir yayının hazırlandığı işlik ya da işliğin bir bölümü.
- Flatness.
- Floor, studio stage, live stage,.
- Floor, studio, television studio.
- Level.
- Smoothness.
- Levelness.
- Straightness.
- Flat place.
- Plain.
- Evenness.
- Plainness.
- Flat.
- Level place.
- Tabeland.
- Table.
- Level area.
- Plane fillet.
- ßühne, Filmatelier, Aüfnahmeraum,
- Studio, Aufnahmestudio, Fernsehaufnahmestudio
- Plateau (de studio), "set",
- Plateau (de télévision)
düz
- Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan.
- Kıvrımlı olmayan, doğru.
- Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi.
- Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı).
- Yayvan, altı derin olmayan.
- Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç).
- Yalın, sade, süssüz.
- Çizgisiz, desensiz ve tek renkli.
- Rakı.
- Düz rakı.
düzlük çukuru
- Düzlüklerin tabanında yer alan, üzeri isteğe göre açılıp örtülebilen, düzlük düzeyinden aşağıdaki bezemlerin kurulmasında, alçak görüş noktasından çevirimlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan yüzme havuzunu andırır çukur.
- Piscine, fosse
düzlük kaplaması
- Düzlüğün, çevirim sırasında kaydırma arabası, vinç, sestoplar arabası, vb. tekerlekli araçların düzgün, sarsıntısız devinimini sağlayacak, sesi soğuracak, dayanıklı, boyama ve temizlemeye yatkın nitelikteki taban örtüsü.
- Floor covering, flooring.
- Pavage