düşkün ne demek?
- Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun
Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır.
H. E. Adıvar - Geçim sıkıntısına düşmüş
Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu.
R. H. Karay - Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş
Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi.
Y. K. Beyatlı - Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş.
- Değer ve onurunu yitirmiş.
- Addicted.
- Down at heels.
- Fond.
- Doting.
- Fallen.
- Fallen on hard times.
- Poor.
- Decayed.
- Affected.
- Jealous.
- Jealous of.
- Keen.
- Keen on.
- Partial.
- Sharp-set.
- Addict.
- Almsman.
- Devotee.
- Given to.
- Buff.
- Devoted.
- Freak.
- Given.
- Fond of.
- Enamoured.
- Inveterate.
- Broken down.
- Needy.
- Indigent.
- Excessively fond or addicted.
- Bound up in.
- Hooked.
düşkün kibar
- Shabby genteel.
düşkün olmak
- Çok önem, değer vermek.
- Be sweet on smb.