döşemek ne demek?
- Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak.
- Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek.
- Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi...
R. N. Güntekin - Boru, kablo vb. yerleştirmek
Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk.
F. R. Atay - Spread.
- Lay down.
- Floor.
- Upholster.
- Furnish.
- Appoint.
- Inlay.
- Veneer.
- To furnish.
- To lay down.
- To spread.
- To pave.
- To floor.
- To install.
döşeme
- Döşemek işi.
- Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama
- Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat.
- Koltuk, kanepe, divan vb.nin kumaş, yay, pamuk vb. bölümleri
- Taşıtların koltuk, taban, tavan vb. yerleri.
- Halk edebiyatında ve türkülerden önce söylenen, bazen tekerleme biçiminde olan uyaklı giriş bölümü
- Âşık gösterisinde saz faslı bittikten sonra, âşıkların başladığı düzyazı tekerleme. Burada âşık bilgiler de verir.
- Bir görünçlüğün döşenmesine yarayan eşya ve gereçler.
- Appointments.
- Floor.
döşeme cilası
- Polishing wax.