cephe ne demek?
- Bir şeyin veya yapının ön tarafta bulunan bölümü, alnaç
Başını kaldırarak köşkün karanlık cephesine baktı.
P. Safa - Belli bir düşünce, istek çevresinde sağlanan beraberlik.
- Yan, yön, taraf
Hakikatin bin bir cephesi ve başka başka görünüşleri yok mudur?
A. Ş. Hisar - Üzerinde savaşın sürdüğü bölge
Meydan muharebesi, yüz kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu.
Atatürk - Farklı ısıdaki iki su kütlesi arasındaki sınır.
- Yerde veya daha yükseklerde sıklık, sıcaklık bakımından iki ayrı hava yığınının karşılaştıkları yer.
- Bkz. alnaç
- Front-line.
- Front.
- Front line.
- Frontispiece.
- Face.
- Facade.
- Aspect.
- Exposure.
- Frontage.
- Façade alnaç.
- Yüz.
- Side yan.
- Yön.
- Side.
- March.
alnaç
- Cephe.
- Yüze karşı gelen taraf.
- Bir yapının başlıca yüzü.
- Face, front.
cephe almak
- Birinin, bir olayın karşısında yer almak. Düşmanca tavır takınmak, bir düşünceye karşı olmak, direnmek.
cephe ateşi
- Silahın, desteklediği birliğin cephesine dikey olarak yaptığı ateş.
- Frontal fire.