cemiyet ne demek?
- Dernek
Gazi'nin reisliği altında bir Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti var.
E. İ. Benice - Düğün
Bohçacı hanım, cemiyetin nerede olacağını öğrenip yarın haber getirmeyi vadetmişti.
S. M. Alus - Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk
Bir hafta olmazdı ki bir mektebe başlama, bir sünnet, bir düğün, bir lohusa cemiyeti görmeyelim.
Ö. Seyfettin - Yüksek sosyete.
- Birbirine uygun veya zıt anlamlı kelimeleri tenasüp, tezat sanatları yoluyla bir araya getirme.
- Toplum.
Sanatkârın, asıl cemiyete nüfuz eden büyük bir muallim olduğunu bilmemiz lazımdır.
A. H. Çelebi - Bk. toplum
- Bk. dernek
- Bk. sosyete
- Fraternity.
- Society.
- Association.
- Community.
- Fellowship.
- Social body.
- Gathering.
- Assembly.
- Party.
- Banquet.
- Gemeinschaft.
- Guild.
dernek
- Toplantı, düğün
- Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet
- Pazar veya panayır kurulan gün, deri.
- Kazanç paylaşmaktan başka amaçla, ikiden çok kişinin bilgilerini, çalışmalarını sürekli bir biçimde birleştirerek ve bir ana tüzüğe dayanarak kurdukları tüzel kişilik.
- Eğlence için yapılan toplanma.
- Association.
- Club.
- Society.
- Union.
- Corporation.
toplum
- Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet.
- Topluluk.
- Bilinçli bireylerden ve özellikle aralarında örgütleşme bağları ve karşılıklı görevler bulunan kişilerden kurulu topluluk. 2~ (Dar anlamda) Doğal eğilimlere değil, sözleşmeye dayanan, belirli ereklere ulaşmak için isteyerek kurulan, istenildiğinde dağılabilen insan topluluğu, birliği. Bir ilke üzerine kurulmuş birliktelik = ortaklaşalık (Gemeinschaft - Communaute'nin karşıtı olarak. Tönnies).
- Society.
- The community.
- Socio-.
- Community.
- Social group.
- World.
- Société
cemiyet hayatı
- Sosyal hayat.
- Social life.
cemiyet hürriyeti
- Bk. dernek özgürlüğü