canlanmak ne demek?
- Gücü artmak, diri duruma gelmek
Biraz oyalandıktan sonra canlanan parmaklarını beyaz tuşlarda koşturarak çalmaya başladı.
P. Safa - Depreşmek
Bir kere gözlerime baksanız anlardınız / Sizin için kalbimde canlanan emelleri.
N. H. Onan - Geçmişte yaşanan bir olay veya durum yeniden hatırlanmak
- Etkinliği artmak, hareketlilik kazanmak.
- Blossom.
- Boom.
- Brighten.
- Liven.
- Revive.
- To come to life.
- To liven up.
- To perk up.
- To become animated.
- Awake.
- Awaken.
- Brisk.
- Come to life.
- Hit one's stride.
- Kindle.
- Quicken.
- Stir.
- To hit one's stride.
- Firm.
canlanma
- Canlanmak işi.
- Bk. toparlanma
- Resurgence.
- Revival.
- Coming to life.
- Refreshment.
- Boom.
- Rebirth.
- Renaissance.
- Renascense.
canlanmamak
- (neg. form of canlanmak) brighten, come to life, liven up, liven, revive, freshen, refresh, brighten up, rouse, bestir oneself, buck up, kindle, perk, perk oneself, perk oneself up, perk up, quicken, rouse oneself, rouse up, stir, wake, wake up.