canlılık ne demek?
- Canlı olma durumu.
- Neşelilik, hareketlilik
Her girdikleri oyuna renk ve hareket, canlılık ve şaklabanlık katarlardı.
H. Taner - Liveliness.
- Animation.
- Color.
- Colour.
- Crispness.
- Spiritedness.
- Alacrity.
- Bounce.
- Brightness.
- Brio.
- Buoyancy.
- Dynamics.
- Elan.
- Exhilaration.
- Friskiness.
- Ginger.
- Life.
- Lustiness.
- Perkiness.
- Quickness.
- Raciness.
- Sprightliness.
- Stamina.
- Stir.
- Verve.
- Vivac.
- Dynamism.
- Soul.
- Sparkle.
- Spirit.
- Vitality.
- Vigour.
- Boom.
- Activity.
- Momentum.
- Action.
- Mobility.
- Stirabout.
- Impulse.
- Biological.
- Animal spirits.
- Briskness.
- Buoyant lift.
- Dash.
- Eagerness.
- Goings on.
- Image advertising.
- Life blood.
- Pith.
- Shine.
- Richness, saturation.
canlı
- Canlı yayın.
- Canı olan, diri, yaşayan
- Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu
- Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan.
- Yayın.
- Live.
- Alive.
- Living.
- Animate.
- Active.
canlılık eğrisi
- Soğrulmuş doza bağlı olarak biyolojik unsurların canlılık oranını gösteren eğri.
- Survival curve.
- Courbe de survie
canlılık vermek
- Bir renge canlılık vermek, o rengi güçlendirmek. (Resim)
- To animate.