bulamak ne demek?
- Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak.
- Kirletmek.
- To besmear.
- To bedaub.
- To smear.
- To cover with.
- To roll sth in.
- To bedaub with.
- Malax.
- Lime.
bulama
- Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez
- Bulamak işi.
- Semi-solid molasses of boiled juice of grapes.
bulamaç
- Sulu, cıvık hamur.
- Bu koyulukta yapılan çeşitli hamur yemekleri.
- Karışık, oradan buradan toplanmış
- Unlu haşlama yemeği
- İçindeki katı oranı oldukça yüksek (% 1-5) olmasına karşın, bir sıvı gibi akabilen sıvıkatı karışımı cıvık çamur.
- Karışımlardan daha koyu kıvamlı ve daha yoğun nitelikli sıvı süspansiyon olarak hazırlanan ilaç biçimi.
- Tahıl unlarının sulandırılarak hayvanlara verildiği bir yiyecek, sulu konsantre yem.
- Magmas, wet feed.
- Emulsion.
- Slurry.