bulaşmak ne demek?
- Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek.
- İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı.
S. F. Abasıyanık - Hastalık geçmek, sirayet etmek.
- Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak.
- Get into a row.
- Mess with.
- Become entangled in.
- Have one's hand in.
- Have a hand in.
- Be transmitted by.
- Be contaminated by.
- Catch.
- Smear.
- Rub on.
- Be involved.
- Get at.
- Smudge.
- Welter.
- To be smeared.
- To smudge.
- To be infected.
- To spread.
- To get involved in.
- To be embroiled.
- To be smeared to be spread by contagion.
- To be involved in an affair.
bulaşma
- Bulaşmak işi.
- Bir mikrobun, hastalığın ya da bir bakteri veya virüsün diğer bir canlıya dağılması. Kontaminasyon.
- Yabancı madde etkisiyle kirlenme veya saflığını kaybetme, enfekte olma, kontaminasyon, hlk. arız olma.
- Yemin doğal yapısında bulunmadığı h
- Yabancı madde etkisiyle kirlenme veya saflığını kaybetme, enfekte olma, kontaminasyon.
- Contagion.
- Infection.
- Taint.
- Contamination.
- Contamination
bulaşmamak
- (neg. form of bulaşmak) be transmitted by, be contaminated by, catch, smear, rub on, get at, smudge; be involved, welter.