boynuzu on çatallı geyik ne demek?
- Hart of ten.
hart
- Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek).
- Bk. melez yakalama tercümesi
- El ile ağacın yaprağını sağmak.
- See the Note under Buck.
- Male red deer United States lyricist who collaborated with Richard Rodgers United States playwright who collaborated with George.
- United States lyricist who collaborated with Richard Rodgers.
- Male red deer.
- Hanscom Area Resource Team Airport-related businesses and airport users groups.
- HART stands for Highway Addressable Remote Transducer.
- Hard einen Harten haben have a hard-on.
boynuzu kesilmiş
- Poll.
boynuzu kesilmiş sığır
- Poll, pollard.
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
- -one.
- Deca-.
- In progress; proceeding; as, a game is on.
- In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
- With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
- Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.
çatallı
- Çatalı olan veya çatal durumunda olan.
- Pürüzlü (ses).
- İki veya daha çok ihtimali olan.
- Forked.
- Spiny.
- Furcate.
- Pronged.
- Difficult.
- Cracked.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
boynuzu kesilmişboynuzu kesilmiş sığırboynuzumsuboynuzumsu katmanboynuzunu kesmekboynuzboynuz atardamarıboynuz biçimli kapboynuz biçimli süslemeboynuz çatalıboynu altında kalsınboynu armut sapına dönmekboynu bükükboynu büküklükboynu eğrionon a charge of murderon a daily basison a full stomachon a givenon a given dayon a knife edgeon a large scaleon a lineon a major scaleoo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak