bollaştırmak ne demek?
- Bol duruma getirmek
Ahlakı tango pantolonu gibi bollaştıralım, demiyorum.
F. R. Atay - To loosen.
- To make plentiful.
- To provide liberally.
- Widen.
bol
- İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
- Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
- Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.
- Haplardan daha büyük ve daha yumuşak kıvamda, genellikle uzunluğuna yuvarlak veya yumurta biçiminde, çiğnenmeden yutulabilen ve döl yatağı yoluyla kullanılan ilaç türü, bolus, lokma.
- Bill of Lading refers to the document on which a carrier acknowledges receipt of materials loaded onto the truck.
- Beginning of Life.
- Oak Lawn Branch Library.
- Begin Of Life.
- Abundant.
- Plentiful.
bollaştırma
- Bollaştırmak işi veya durumu.
bollaştırmamak
- (neg. form of bollaştırmak) let out.