bol ne demek?
- İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm.
P. Safa - Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş.
B. Felek - Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.
- Haplardan daha büyük ve daha yumuşak kıvamda, genellikle uzunluğuna yuvarlak veya yumurta biçiminde, çiğnenmeden yutulabilen ve döl yatağı yoluyla kullanılan ilaç türü, bolus, lokma.
- Bill of Lading refers to the document on which a carrier acknowledges receipt of materials loaded onto the truck.
- Beginning of Life.
- Oak Lawn Branch Library.
- Begin Of Life.
- Abundant.
- Plentiful.
- Generous.
- Plenty.
- Full.
- Rich.
- Wealthy.
- Loose.
- Hefty.
- Wide.
- Baggy.
- Abounding.
- Affluent.
- Ample.
- Bounteous.
- Bountiful.
- Copious.
- Effusive.
- Exuberant.
- Fecund.
- Flush.
- Handsome.
- Hearty.
- Lavish.
- Liberal.
- Lush.
- Luxuriant.
- Opulent.
- Plenteo.
- Large.
- Plenteous.
- Profuse.
- Rank.
- Redundant.
- Too large.
- Profusely.
- Rife.
- Spacious.
- Superabudant.
- Unsparing.
- Unstinting.
- Bill of Lading transport or Document used to acknowledge receipt of goods; may also be used to serve as a contract for the cargo.
- Bill of Lading Document used to acknowledge receipt of goods; may also serve as a contract for the transport of cargo.
- BOLometers technical device.
- [Welsh belly] Also as 'bwl'.
- Bolus
bol bir yemek
- Hearty meal.
bol bol
- Fazlasıyla
- Abundantly.
- Galore.
- Bountiful.
- Cut- and-come again.
- By the gross.
- Largely.
- Liberally.
- Richly.
- Teeming.