bol bol ne demek?
- Fazlasıyla
Bol bol ucuz şarapla konyak içti.
N. Cumalı - Abundantly.
- Galore.
- Bountiful.
- Cut- and-come again.
- By the gross.
- Largely.
- Liberally.
- Richly.
- Teeming.
fazlasıyla
- Olağandan, gerekenden çok, pek çok, ziyadesiyle.
- Bloody.
- Heartily.
- Dreadfully.
- Plus.
- Disproportionate.
- Jolly.
- Darned.
- Extremely.
- In spades.
bol bol vermek
- Spend
bol bol yiyip içen
- Freeliver.
bol
- İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
- Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
- Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki.
- Haplardan daha büyük ve daha yumuşak kıvamda, genellikle uzunluğuna yuvarlak veya yumurta biçiminde, çiğnenmeden yutulabilen ve döl yatağı yoluyla kullanılan ilaç türü, bolus, lokma.
- Bill of Lading refers to the document on which a carrier acknowledges receipt of materials loaded onto the truck.
- Beginning of Life.
- Oak Lawn Branch Library.
- Begin Of Life.
- Abundant.
- Plentiful.