bidet ne demek?
- Ufak at
- Perineumun ucuna batırılabilen tekne biçimindeki leğen
- Bkz. bide
ufak
- Boyutları normalden küçük.
- Yaşça daha küçük olan
- Makam, derece bakımından geri olan
- Önemsiz, çok az
- Small.
- Little.
- Petit.
- Petty.
- Piccolo.
- Peddling.
bide
- Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.
- Bedenin belden aşağı kısımlarını yıkamakta kullanılan bir araç.
- Bk. bide
- Bidet.
- To dwell; to inhabit; to abide; to stay.
- To remain; to continue or be permanent in a place or state; to continue to be.
- To encounter; to remain firm under ; to endure; to suffer; to undergo.
- To wait for; as, I bide my time.
- Dwell; 'You can stay with me while you are in town'; 'stay a bit longer--the day is still young'.
- See Abide.
bide
- Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.
- Bedenin belden aşağı kısımlarını yıkamakta kullanılan bir araç.
- Bk. bide
- Bidet.
- To dwell; to inhabit; to abide; to stay.
- To remain; to continue or be permanent in a place or state; to continue to be.
- To encounter; to remain firm under ; to endure; to suffer; to undergo.
- To wait for; as, I bide my time.
- Dwell; 'You can stay with me while you are in town'; 'stay a bit longer--the day is still young'.
- See Abide.
bide ones time
- Firsat kollamak
- Fırsat kollamak, uygun zamanı beklemek