biçmek ne demek?
- Belli bir biçim vererek kesmek.
- Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek.
Entari biçmek istiyorum, prova yapmak istiyorum.
A. Kutlu - Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek.
- Yaylım ateşiyle öldürmek.
- Değer, paha, fiyat belirlemek.
- Tahmin etmek, kestirmek
Her denizci gibi onun da yol yol kırışmış yüzüne bir yaş biçmek zordu.
A. Erhat - Karşı takım oyuncusunu tekme ile yere yıkmak, ayaklarını yerden keserek onu düşürmek.
- To cut.
- To saw.
- To cut out.
- To reap.
- To mow.
- To harvest.
- To estimate.
- To cup up.
- Shear.
biçme
- Yontulmuş yapı taşı.
- Prizma.
- Biçmek işi.
- Karşı güreşçinin ayağını tırpanla yerden kesip devirme.
- Kullanılacağı ışığa uygun, saydam maddeden (örneğin görünür ışık için camdan, morötesi ya da kızılaltı için kuvarstan) yapılma üçgenbiçme; sinema ve televizyonda çeşitli optik dizgelerde ya da optik hilelerde kullanılır.
- Prism, optical prism.
- Plank.
- Deal.
- Cutting.
- Sawing.
biçme pano
- Eksenleri etrafında dönerek dekor değişimini sağlayan pano. Bu panonun üç yüzü vardır ve her yüzüne bir dekor parçasının resmi yapılır. Bunlar yan yana getirilip döndürülerek dekor değişimi sağlanır.
- Periact.
- Périacte