beraat etmek ne demek?
- Aklanmak, temize çıkmak.
Bu kararın okunuşu üzerine beraat edenler serbest bırakılmışlardı.
H. C. Yalçın - To be acquitted.
- To prove innocent / not guilty.
- To beat the rap.
beraat ettirmek
- Acquit.
- Exonerate.
beraat
- Aklanma
- Suçsuzluğu anlaşılmış olma hali.
- Kurtuluş.
- İyimserlik, olgunluk, güzellik.
- Fazilet, meziyet.
- Haşmet, metanet. İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsalinden üstünlük. Hüsn ve cemalde tam olmak,emsalinden üstün olmak. (Osmanlıca'da yazılışı: berâat)
- Acquittal.
- Dismissal.
- Exoneration.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.