bellemek ne demek?
- Öğrenip akılda tutmak
Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız.
H. Taner - Sanmak
Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin.
H. Taner - Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak.
- Sanmak, bilmek, zannetmek.
- Ezberlemek.
- To commit to memory.
- To learn by heart.
- To suppose.
- To observe sth well so as impress it on one's mind.
- To turn over with a spade or fork.
- To think
belleme
- Bellemek işi.
- At vb. hayvanların sırtına, eyerin altına konulan keçe, meşin veya kalın kumaş parçası, yapık, yuna.
- Kısa yün ceket.
- İnşaatta çalışanları basması için yatay vaziyette mıhlanan ağaçlar. (İnşaatçılık)
- Belle yapılan toprak işlemesi. (Tarım)
bellemelik
- Belleme ve kolan yapmaya yarıyan keçe. (*Bor -Niğde)