bekleme ne demek?
- Beklemek işi
Gelince beklememi sıkı sıkı tembih etmişler.
Fikret Otyam - Vakit öldürme
Ağzında piposu, ayaklarını uzatmış, pineklemekle bekleme arası oturuyordu.
Ç. Altan - İntizar.
- Waiting.
- Wait.
- Expectance.
- Expectancy.
- Anticipation.
- Contemplation.
- Expectation.
- Standby.
beklemek
- Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak
- Süre tanımak, acele etmemek
- Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek.
- Ummak
- Karşılaşma ihtimali bulunmak
- Aramak, istemek
- Oyalanmak.
- Mark time.
- Wait.
- Wait for.
bekleme durumu
- Wait state
bekleme hakkı
- Belirli bir süre içinde belirli bir ederle bir malı satın alacak kişiye satıcı tarafından verilen bekleme özgürlüğü.
- Option.
- Option