beat ne demek?
- Dayak atmak
- Dövmek
- Vuruş, darbe
- Darbeden ileri gelen ses
- Tempo
- Ses
- Polis devriyesi
- Ilginç bir haberin rakip gazeteden evvel neşri
- Birbirine yakın iki sesin meydana getirdigi ritmik çatlşma sesi
- Vurmak, çarpmak.
- Defalarca vurmak, çırpmak, çarpmak
- Çalmak (davul)
- Yenmek, galip gelmek
- Sürgün avında avı çıkarmak için çalılara vurmak
- Üstün olmak, zor gelmek
- (argo) önüne geçmek
- Çok yorgun, pestili çıkmış
- Yorgun, yıpranmış, asi gençlerden olan
- (kalp) atmak.
- Polis memurunun devriyesi.
dayak
- Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek.
- Bir şeyin yıkılmaması için dayanan ağaç, destek, payanda
- Evlerin kapısının açılmaması için kapının arkasına konulan kol, destek, sürgü.
- (Mimarlık) Bir yapının yıkılmaması için yapıya dayatılan destek.
- Sleeper.
- Beating.
- Thrashing.
- Corporal punishment.
- Whipping.
- Prop.
beat a charge
- Cezadan kurtulmak
beat a dead horse
- Boşuna çene yormak.
- Boşa kürek çekmek.
- Lafı uzatmak.