baygın ne demek?
- Bayılmış, kendinden geçmiş
İki tarafına sarhoş sarhoş sallanan sandalda balıkçıyı baygın buldu.
S. F. Abasıyanık - Süzgün.
- Gönül vermiş.
- İnsanı kendinden geçirir gibi olan
Bahçe kapısına varmadan daha / Baygın kokusu ıhlamurun.
Z. O. Saba - Yığılmış, dökülmüş
Açık eflatun ipek perdeler baygın ve büyük kelebek kanatları hâlinde yere kadar uzanıyordu.
Ö. Seyfettin - Unconscious.
- Insensible.
- Senseless.
- Languorous.
- Faint.
- Languid.
- Amorous.
- Fond.
- In love with.
- Cold.
- Gone.
- Languishing.
- Plummy.
baygın baygın
- Süzgün süzgün, süzülerek.
baygın baygın bakmak
- Kendinden geçmiş bir halde etrafa göz gezdirmek.
- Hayranlıkla seyretmek.
- Gözlerini süzerek, manalı bir şekilde bakma ve beğendiğini bakışlarıyla belli etme.