batırmak ne demek?
- Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı.
C. Uçuk - Bir işte sermayeyi yitirmek.
- Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu.
H. Taner - Kirletmek.
- Mahvetmek
Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi.
C. S. Tarancı - Sink.
- Submerge.
- To sink.
- To founder.
- To submerge.
- To dip.
- To dunk.
- To immerse.
- To stick.
- To thrust.
- To dig sth into.
- To plung into.
- To scupper.
- To scuttle.
- To disparage.
- To dirty.
- To ruin.
- To spoil.
- To bankrupt iflas ettirmek.
- To plunge.
- To soil.
- To prick.
- To stick into.
- To lose.
- To run down.
- To defame.
- To cause the ruin of.
- Decry.
- Founder.
- Ruin.
- Steep.
batırma
- Batırmak işi
- Immersion.
- Prick.
- Sinking.
- Submerging.
- Sticking.
- Thrusting.
- Dipping.
- Plunging.
- Pricking.
batırmamak
- (neg. form of batırmak) submerge, sink, dip, ruin, bankrupt, jab, stick, break, immerse, plunge, prickle, bring to ruin, swamp.