baskın ne demek?
- Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme.
- Kısa süreli, beklenmedik saldırı
Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış.
R. H. Karay - Su basması, sel.
- Ansızın çıkagelme.
- Sertlik, zorluk bakımından üstün
Belli bir şey ki, bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar.
H. Taner - Herhangi bir yönden üstün.
- Ana ya da babadan birisinin sahip olduğu bir karakterin, diğerinin ana ya da babadan sahip olduğu karşıt ve çekinik karakterin ifadesini engelleyerek melezde gözükmesi. Dominant.
- Bir allelin etkisinin diğer allel tarafından örtülmesi, baskılanması durumu.
- Genetik bir özelliğin fenotipe yansıyabilmesi için tek bir allelin yeterli olmasıyla özelliğini gösteren karakter, dominant, başat.
- Kısa süreli beklenmedik saldırı.
- Üstün.
- Galip gelen, yenen.
- T. Ağır, sakil.
- Büyüklük, yoğunluk ve belli özellikler bakımından üstün olan, dominant.
Dominant.
Prepotent.
Predominant.
Preponderant.
Overpowering.
Heavy.
Raid.
Sudden attack.
Descent.
Forage.
Foray.
Incursion.
Inroad.
Irruption.
Surprise.
Swoop.
Bust.
Inroads.
Unexpected visit.
Dominant
Dominans: idare eden
baskın basanındır
- İlk saldıran kazanır.
- Bir işi yapmaya diğerlerinden önce karar veren kişi başarıya ulaşır.
baskın birlikleri
Shock troops.