basık ne demek?
- Basılmış, yassılaşmış
Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş.
M. Ş. Esendal - Çok yüksek olmayan, alçak
Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi.
P. Safa - Kısık
Onun sesi de aynı şekilde basıktı.
T. Buğra - Sıkmaçtan geçirilerek sıkılmış ses.
- Yükselmiş. Uzamış. Çıkmış.
- Pressed down.
- Compressed.
- Poky.
- Flattened.
- Depressed.
basık burunlu
- Burun ekseni dik olan insanlar.
- Pug nosed.
basık çene
- Retreating chin.