banker ne demek?
- Banka sahibi.
- Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse
Parayı aldıktan sonra harekete geçmediğinden aleyhine banker tarafından dava açılıyor.
R. H. Karay - Çok zengin kimse.
- Banka sahibi kişi.
- Bankaların dışında, yasal olarak para, altın, döviz ve menkul kıymet gibi varlıkların alım satımıyla uğraşan kişi.
- Fr. Çok zengin kimse. Büyük sarraf.
- Gnome.
- The stone bench on which masons cut or square their work.
- The person in charge of the bank in a gambling game someone who owns or is an executive in a bank.
- Banker.
- Stockbroker.
- Very rich person.
- Money agent.
- Shroff.
- Someone who owns or is an executive in a bank.
- The person in charge of the bank in a gambling game.
- One who conducts the business of banking; one who, individually, or as a member of a company, keeps an establishment for the deposit or loan of money, or for traffic in money, bills of exchange, etc.
- Money changer.
- The dealer, or one who keeps the bank in a gambling house.
- Vessel employed in the cod fishery on the banks of Newfoundland.
- Ditcher; a drain digger.
- Fellow who lends you his umbrella when the sun is shining and wants it back the minute it begins to rain Mark Twain You wouldn't use this one if you were talking to bankers, but if you are a banker talking to nonbankers you could change it thusly:.
- Fellow who lends you his umbrella when the sun is shining and wants it back the minute it begins to rain Mark Twain.
- Type of envelope with a triangular flap see also Pocket/Wallet.
- Clearing bank, with settlement facilities at the SA Reserve Bank, appointed by a settling participant to pay the funds required to settle a purchase.
- Envelope with the opening on its longer dimension.
- One who operates a bank.
- Banker, bankacı, bankocu
- Bankacı
- Kumar oyununda bankocu
- Özellikle morina balığl avmda Newfoundland kıyılarında kullanılan balıkçı gemisi
- Duvarcı veya taşçıların üzerinde çaIıştıkları taş veya tahta set.
banka
- Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunlardan daha başka parasal ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluş.
- Bankacılık işleminin yapıldığı yer.
- Mevduat kabul eden, kredi açan, ulusal ve uluslararası ödemelerde aracılık, para nakli, senet iskontosu, emanet kabulü vb. hizmetleri sunan, pazarlanabilir menkul değerler gibi finansal aktifleri elinde tutan ve saymaca para yaratan finansal aracı kurum.
- İtl. Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlerini gören ticari kuruluş.Faiz dinimizde günahtır. Bankalar dar gelirlilerin paralarını faiz karşılığı toplar, zenginlere daha yüksek faizle verir. Bunlar dar gelirlilerin tasarruf ettikleri paralarla bir iş yeri açar, bir mal üretir ve bu malın fiatına, ödedikleri faizi de ekliyerek paranın asıl sahibine satarlar. Böylece bankada faiz karşılığı para yatıran dar gelirliler, kendi paralarıyla üretilen bu malları satın almakla kendi aldıkları faizden daha fazlasını yani zenginin bankaya ödediği faizi ödemiş olurlar. Hem bankacıyı, hem banka ile iş yapan ticaret erbabını kendi paralarıyla çalışmadan zengin etmiş, fiatlarını yükseltmesine ve dar gelirlilerin zulme uğramasına alet olmuş olurlar.İslama uygun olan; iş ortaklığıdır. İş adamı paralarını kullandığı insanları, paraları ölç--uşu--nde işine ortak yapmalı, karını da zararını da buna göre bölüşmelidir. Böyle olursa hem fiatlar yükselmez, hem de bir kısım insanlar zenginleşirken, diğerleri fakirleşmez.
- Banking.
- Banking house.
- Bank.
banker`s opinion
- Bankacının fikri, bankacının değerlendirmesi
banker`s securities
- Banka senetleri, banka hisse senetleri