bahir ne demek?
Kökeni: Arapça
- Deniz.
Ben o yârin çölünde kum / Bahrinde su, elinde mum.
M. S. Sutüven - Mevlidin bölümlerinden her biri.
- Aruzdaki vezin takımlarından her biri.
- Deniz, derya.
- Osmanlıca'da yazılışı: bâhir.
- Açık, apaçık, besbelli.
- Ekin sulayıcı, sulayan.
- Yalancı, ahmak, alık.
- Işıklı, parlak, güzel.
- Osmanlı dönemi kadılarından. şair, bestekar, Bahir Abdurrahman 1688-1746).
- (Bak: Bahr)
bahira
- 1. kulağı yarık dişi deve veya koyun. hayvan yavru doğurduğunda veya 5 yavru dişi olduğu zaman hayvanın kulağı kesilerek belirtilirdi. - kur'an-ı kerim, bu adetleri kaldırmıştır.
- (ar.) ka. 1. kulağı yarık dişi deve veya koyun. hayvan yavru doğurduğunda veya 5 yavru dişi olduğu zaman hayvanın kulağı kesilerek belirtilirdi. - kur'an-ı kerim, bu adetleri kaldırmıştır.
bahire
- Osmanlıca'da yazılışı: bâhire.
- Çok koşan cins deve.
- Aşikar, ayan beyan, apaçık olan.
- Üstün gelen, diğerlerini geçen.
- Işıklı, parlak, güzel.
- Belli, besbelli, açık.
- Açık, apaçık.
- Kulağı kesik deve.
- Dikenli ağaç.