bükmek ne demek?
- Sertçe çevirmek, kıvırmak
Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı.
S. Birsel - Birkaç tel ipliği burarak sarmak.
- Eğmek.
- Katlamak
Büktüğüm yeri kaybetmişim, nereye kadar geldiğimi bilmiyorum.
S. M. Alus - Döndürmek.
- Ağacı uygun yöntemlerle yumuşattıktan sonra, kalıplardan ve özel düzenlerden yararlanarak istenilen eğmeçte biçimlendirme yöntemi.
- Bk. bükmek
Strand.
Throw.
Bend.
Twist.
Flex.
Wrench.
Twine.
Fold.
Fold down.
Buckle.
Contort.
Crook.
Curl.
Curl up.
Curve.
Distort.
Double.
Entwine.
Entwist.
Hook.
Inflect.
Intwine.
Spring.
Wind up.
Wrest.
Wring.
Hunch.
Tweak.
Weave.
To bend.
To crook.
To curl.
To twist.
To contort.
To curve.
To fold.
To spin.
To twine.
To comfort.
Cast.
Turn down.
Wrap.
sertçe
Subacid.
bükmek
- Sertçe çevirmek, kıvırmak
- Birkaç tel ipliği burarak sarmak.
- Eğmek.
- Katlamak
- Döndürmek.
- Ağacı uygun yöntemlerle yumuşattıktan sonra, kalıplardan ve özel düzenlerden yararlanarak istenilen eğmeçte biçimlendirme yöntemi.
- Bk. bükmek
Strand.
Throw.
Bend.
bükme
- Bükülmüş kaytan veya iplik.
- Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı.
- Bükmek işi.
Bend.
Spinning.
Twist.
Wrench.
Doubling.
Contortion.
Bending twist.
bükme ağaç
Bentwood.