ayna ne demek?
- Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
Ben onun aynada saçlarına değil, bana baktığını gene aynadan görüyordum.
T. Buğra - Karagöz oyununda perde.
- Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha.
- Atların diz kapağı.
- İyi bir durumda, yolunda.
- Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır.
H. Taner - Küreğin yassı uç bölümü.
- Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün.
- Bk. yansıtaç I
- Çeşitli sinema ve televizyon aygıtlarında ve ışık kaynaklarında, üzerine düşen ışığı düzenli biçimde yansıtan yüzey.
- Bk. fide baygınlığı.
- Büyükbaş hayvanların but kısmının iç yüzünde, üstte çanak kemiğinden, altta diz eklemine kadar uzanan, 3-4 kg ağırlığındaki kemiksiz et parçası, tranç.
- Bk. yansı
- (C.:
- Top round.
- Mirror.
- Glass.
- Looking glass.
- Looking-glass.
- Reflector.
- Disc.
- Disk.
- Facing.
- Panel.
- Blade.
- Chuck.
- Headstock.
- Head.
- Pane.
- Plate.
- Frontpiece.
- Dial.
- Table.
- Apron.
- Face.
- Headboard.
- Foil.
- Riser.
- Head board.
- Spiegel
- Miroir
ayna artifaktı
- Ultrasonografide, ses demetinin, düzgün ve güçlü bir yansıtıcı yüzeyle karşılasması sonucunda meydana gelen görüntü hatası.
- Mirror image artifacts.
ayna bakısı
- Çeşmeye asılmış olan aynada beliren görüntülere bakılarak geleceği belirtme, bk. bakı. krş. düş bakısı.
- Catoptromancy.
- Catoptromancie