avuç avuç ne demek?
- Bol bol, pek çok (para).
- Avuçlayarak
Küvetteki suyu avuç avuç yüzüne çarptıktan sonra havluya el attı.
H. R. Gürpınar - Lavishly.
avuç açmak
- Dilenmek.
- 1) dilenmek, para istemek: İki gündür yemek yemedim ama daha avuç açmadım. -N. Hikmet. 2) yardım istemek: Elinde böyle bir sanat varken herkes sana avuç açmaktan başka ne yapabilir? -N. F. Kısakürek.
- Cadge.
avuç dolusu
- Pek çok (para). Bol bol.
- Handful.
- Lot of.
avuç
- Elin iç tarafı.
- Elin yarı yumulmuş durumu.
- Elin alacağı miktarda olan.
- Palm of the hand.
- The hollow of the hand (palm and fingers.
- Handful.