asıllı ne demek?
- Bir kökene dayanan, kökenli.
- Stock.
asıllar
- Usûl (bk. kökler).
asıl
- Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı.
- Gerçeklik, esas, hakikat.
- Kök, köken, kaynak.
- Soy, nesep
- Gerçek, esas
- Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan.
- Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı.
- Bir şeyin temelini oluşturan, ana.
- Yeniçeri ocağından olanların ulufelerini gösteren defterin özgün nüshası.
- Gerçekten, gerçek olarak