anlatmak ne demek?
- Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi.
P. Safa - İnandırmak, ikna etmek.
- Söylemek, nakletmek
Sonra bir hikâye anlattı.
A. Ş. Hisar - Be enunciative of.
- Tell.
- Describe.
- Explain.
- Express.
- Report.
- Put smth.
- Across.
- Communicate.
- Explicate.
- Narrate.
- Recount.
- Show forth.
- Unload.
- Elucidate.
- Recite.
- Rehearse.
- Relate.
- Weave.
- Word.
- To tell.
- To express.
- To narrate.
- To relate.
- To recount.
- To explain.
- To expound.
- To describe.
- To commentate.
- Define.
- Denote.
- Depict.
- Illuminate.
- Illustrate.
- Recoup.
- Render.
- Represent.
- Show.
- Utter.
anlatma
- Anlatmak işi.
- Verilmiş olan bir karar ya da yargıyı, yargıç ya da yargılık başkanınca, iki yana sözlü olarak bildirme.
- Narration.
- Recital.
- Recitation.
- Relation.
- Speech.
- Rehearsal.
- Telling.
- Explaining.
anlatma yöntemi
- Sınıf içi çalışmalarda öğretmenin daha çok etkin olmasını gerektiren, öğretim programında yer alan konuların anlatılıp açıklanmasını öğretmenden bekleyen ve yine öğretmenin uyandıracağı ilgi ile öğrencilerin duygu, düşünce ve görüşlerinde istenilen gelişmelerin sağlanmasını öngören geleneksel bir öğretim yöntemi.
- Lecture method.