aldırmak ne demek?
- Alma işini yaptırmak
Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım.
N. Cumalı - Getirtmek
Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı.
C. Uçuk - Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak.
Bademcik aldırmak.
- Sığdırmak.
Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız.
- Elindekini başkasına kaptırmak
Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet.
Emrah - Önem vermek, değer vermek
Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz.
N. ArazAldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz
Enis Behiç Koryürek - Bir yere kabul ettirmek.
- Pay attention.
- Mind.
- Take heed of.
- Bother about.
- Heed.
- Care.
- Regard.
- To make sb take.
- To get sb to take.
- To have sth out.
- To mind.
- To care.
- To pay attention.
- To worry.
- To have sb get sth.
- To pay attention to.
- To have sth surgically removed.
- Reck.
alma
- Bkz. kendine çekme, tutulum
- Almak işi.
- Alıntı, iktibas
- Bk. çevirim
- Vericiden gönderilerek dalgalık yardımıyla toplanan resim ve ses imlerininalmaçta belirmesi.
- İade ilmühaberi.
- Acceptance.
- Adoption.
- Excision.
- Extraction.
aldırmaksızın
- Detachedly, irregardless of.
aldırma
- Aldırmak işi.
- Never mind!.
- Never mind.
- Don't worry.
- Take it easy.