alan ne demek?
- Bir özdeğin, bir mıknatısın ya da bir elektrik yükü'nün çevresinde uyarılan kendini kuvvet etkisi ile belli eden yönleçsel, doğabilimsel nicelik.
- Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü.
- İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
- Çerçevenin en üst satırından en alt satırına kadar yatay taramanın tümü.
- Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha.
- Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer.
- Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran.
- Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha.
- Yüz ölçümü.
- Bir çalışma çevresi
Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır.
N. Ataç - Orman içinde açıklık, meydan.
- Açık, düz yer, meydan.
- Ova, kır, çayır.
- Ufuk.
- Bir Türk boyu.
- Ülke alan, fetheden, fatih.
- Gürültücü, aldatan.
- Anatomide sınırları belirlenmiş yüzey
- Wolfhound.
- Recipient.
- Susceptive.
- Space.
- Area.
- Range.
- Field.
- Arena.
- Region.
- Sphere.
- Ambit.
- Compass.
- Domain.
- Extent.
- Maidan.
- Pitch.
- Reach.
- Realm.
- Scope.
- Theater.
- Theatre.
- Tract.
- Circus.
- Course.
- Ground.
- Land.
- Place.
- Receiver.
- Square.
- Pitch saha.
- Airfield.
- Clearing kayran.
- Open space.
- Court.
- Open.
- Plaza.
- Spread.
- Public square.
- Sweep.
- Halbbild, Teilbild
- Feld
- Demi-image, trame
- Champ
alan açısı
- Bir merceğin seçiklikle kapsadığı çemberin içinde ortaya çıkan dikdörtgenin köşegenleri çizildiğinde elde edilen açı.
- Angle of field.
- Feldwinkel
- Angle de champ
alan adı
- Area name