aksamak ne demek?
- Hafifçe topallamak.
Aksıyordu attıkça her adımı.
E. B. Koryürek - Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak.
- Mec. Engele uğramak, arızaya uğramak
- Yolunda gitmemek.
- İyi ve düzenli gitmemek, kesintiye uğramak, ilerlememek
İyi de oldu, işin sonuna aksamadan geldik.
T. Buğra - Limp.
- Hitch.
- Have a hitch.
- Halt.
- Hinder.
- Hobble.
- To limp.
- To hitch.
- To have a hitch.
- To delay.
- To drag.
hafifçe
- Hafif olarak, hafif bir biçimde, belli belirsiz
- Lightly.
- Mildly.
- Slightly.
- Gently.
- Faintly.
aksama
- Aksamak işi
- Hitch.
- Hobble.
- Paralysation.
- Breakdown.
- Limping.
- Disruption
aksama aydınlatması
- Olağan aydınlatma aksadığında çalışan aydınlatma düzeni.
- Emergency lighting.
- Notbeleuchtung, Sicherheitsbeleuchtung
- Éclairage de secours, éclairage de sécurité