akmak ne demek?

  1. Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış.

    S. F. Abasıyanık
  2. Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek.
  3. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak.
  4. Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak.
  5. Art arda ve toplu olarak gitmek

    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.

    Y. Z. Ortaç
  6. Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

    ... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu.

    R. H. Karay
  7. Boya birbirine karışmak.
  8. Sürüp gitmek

    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar.

    Y. K. Beyatlı
  9. Zaman çabuk geçmek.
  10. Karışmak, katılmak.
  11. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak.
  12. Süzülmek, kaymak, kayarak geçmek

    Bir yıldız aktı gök ve deniz sarmaşır gibi / Vuslatta ilk öpüşmeyi andırdı ansızın.

    Y. Kemal
  13. Dolaşmak, cevelan etmek

    Damarlarımda tatlı bir sızı ile akan bu lezzete kanmak için…

    Y. Z. Ortaç
  14. Dağılmak, yayılmak, birbirine karışmak
  15. Devam etmek, geçmek, intikal etmek

    Nesilden nesile, kalpten kalbe aktı.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  16. Meyletmek

    Bugün sevdikleri bir kadından biraz daha güzelcesini yarın görseler hemen ona akıverirler.

    A. M. Efendi
  17. Akın etmek, hücum etmek
  18. (en)Discharge.
  19. (en)Leak.
  20. (en)Course.
  21. (en)Drain.
  22. (en)Drain away.
  23. (en)Drain off.
  24. (en)Fall into.
  25. (en)Issue.
  26. (en)Pour.
  27. (en)Pour out.
  28. (en)Run down.
  29. (en)Run out.
  30. (en)Sluice.
  31. (en)Stream.
  32. (en)Well forth.
  33. (en)Well out.
  34. (en)Well up.
  35. (en)Exude.
  36. (en)Glide.
  37. (en)Trickle.
  38. (en)To flow.
  39. (en)To drain.
  40. (en)To trickle.
  41. (en)To leak.
  42. (en)To run down.
  43. (en)To overflow.
  44. (en)To run.
  45. (en)To come in great amounts.
  46. (en)To wear out and fray.
  47. (en)Pour in.
  48. (en)Flow.

akma

  1. Akmak işi.
  2. Reçine, çam sakızı, akındırık.
  3. Düşük karbonlu çeliklerde görülen ye esneklik sınırına erişildiğinde birden beliren uzama olayı.
  4. (en)Flowing.
  5. (en)Discharge.
  6. (en)Effluence.
  7. (en)Efflux.
  8. (en)Effusion.
  9. (en)Expulsion.
  10. (en)Flux.

akma çelik

  1. (en)Ingot of steel.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

akmaakma çelikakma dayancıakma gerilimiakma gerinimiakm
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın