aklamak ne demek?
- Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek.
- Başarılı gösterilmek, değerli olarak nitelendirilmek
Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır.
N. Cumalı - Ağartmak, beyazlaştırmak.
- Temizlemek, beyazlatmak.
- Brighten.
- Acquit.
- Clear.
- Absolve.
- Exculpate.
- Exonerate.
- Justify.
- Launder.
- Purge.
- Whitewash.
- To acquit.
- To absolve.
- To exonerate ibra etmek.
- To launder.
- To clear.
- To discharge (of a liability.
- To release.
- To audit and verify accounts.
- To settle.
- To grant full discharge.
- To receipt.
- To acknowledge receipt.
- Whiten.
aklama
- Aklamak işi, ibra.
- Laundering
- Acquittal.
- Acquittal ibra.
- Clearance.
- Discharge.
- Release.
- Auditing and verifying of the accounts.
- Clearing of a debt.
- Discharging of a liability.
aklama belgesi
- Alacak verecek kalmadığını gösteren belge, ibraname.
- Release.
- Receipt in full / in full discharge.
- Final / full receipt.
- Quittance