akılsızlık ne demek?
- Akılsız olma durumu.
- Akılsızca yapılan iş veya davranış
Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım.
M. Ş. EsendalAkılsızlığından düşmüştü bu hâllere.
A. Kulin - Aptallık, düşüncesizlik.
- Beyinsizlik, ahmaklık, budalalık
Alınıp satılan eşyâlar gibi ona bir maddeden öte bahâ biçmek akılsızlık olurdu.
S. Ayverdi - Foolishness.
- Folly.
- Foolish act.
- Indiscretion.
- Unwiseness.
- Mindlessness
- Headlessness
- Vacancy, fatuousness
akılsız
- Aklı yetersiz olan, beyinsiz
- Aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt
- Fatuous.
- Foolish.
- Impolitic.
- Imprudent.
- Irrational.
- Mindless.
- Silly.
- Unreasonable.
akılsızlık etmek
- Düşüncesiz ve yersiz davranmak.
- To act stupidly.
akılsız
- Aklı yetersiz olan, beyinsiz
- Aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt
- Fatuous.
- Foolish.
- Impolitic.
- Imprudent.
- Irrational.
- Mindless.
- Silly.
- Unreasonable.