adeta ne demek?
Kökeni: Arapça
- Hemen hemen, sanki
Bunlar âdeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü.
Ö. SeyfettinYüzümü âdeta cama yapıştırarak her hareketini ilgiyle izliyorum.
A. Ümit - Bayağı, basbayağı, sanki, neredeyse
Hatta emrettiğiniz iş cellâtlık da değil âdeta kātillik.
N. Kemal) - Adet olduğu üzere, bayağı surette, adi bir suretle
- Binicilikte atın yürüyüşü, bayağı yürüyüşle.
- Almost.
- Fairly.
- In fact.
- So to say.
- So to speak.
- As good as.
- Nearly.
- Kind of.
- Sort of.
- As usual.
- Within an ace.
hemen
- Bkz. anında
- Çabucak.
- Aşağı yukarı
- Yalnız, sadece.
- Vakit geçirmeden
- Immediate.
- Prompt.
- Immediately.
- Instantly.
- Directly.
adet
- Herhangi bir sayıda olan şey
- Huy, tabiat
- Sayı
- Tane
- Görenek
- Topluluk içinde eskiden beri uyulan kural, töre.
- Belirli yaşlar arasında kadınların ayda bir döl yatağından kan gelmesi durumu, aybaşı.
- Alışkanlık
- Usul, görenek, alışılmış davranış
- Number.
adet dönemi
- Term.