adet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Sayı
İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor.
N. Hikmet - Tane
- Görenek
Bayram tebriki bir güzel âdettir.
B. Felek - Alışkanlık
Başka karı kocalar gibi ikide bir atışma âdetimiz yoktur.
R. Erduran - Topluluk içinde eskiden beri uyulan kural, töre.
- Belirli yaşlar arasında kadınların ayda bir döl yatağından kan gelmesi durumu, aybaşı.
- Usul, görenek, alışılmış davranış
- Herhangi bir sayıda olan şey
- Huy, tabiat
- Number.
- Mounthly periods.
- Mounthly courses.
- Numeral.
- Courses.
- Menses.
- Total.
- Custom.
- Tradition.
- Convention.
- Groove.
- Consuetude.
- The usual thing.
- Routine.
- Habit.
- Praxis.
- Usage.
- Wont.
- Fashion.
- Menstruation.
- Period.
- Flow.
- Bleeding.
- Item.
- Rite.
- Ritual.
- Rule.
- Piece.
- Unit.
- Figure.
- One copy.
- Piece / item.
sayı
- Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet.
- Gazete ve dergi vb. sürekli yayınların bir bütün oluşturan, değişik tarih, numara taşıyan baskılarından her biri, nüsha.
- Bir spor karşılaşmasında karşılaşanlardan her birinin başarı derecesini tespit eden nicelik.
- Basketbol oyununda topun sepete girmesiyle ulaşılan sonuç. Bu giriş, oyun sırasında olursa 2, serbest atıştan yapılmışsa 1 olarak kabul edilir. Oyun süresi içinde en çoksayı yapan takım yenmişsayılır.
- Topun, kurallara uygun bir vuruşla bütünü ile kale direkleri ve kale çizgisi arasında kalan alandan geçmesi durumu.
- Digit.
- Numerary.
- Number.
- Numeral.
- Quantity.
adet dönemi
- Term.
adet edinilmiş
- Ritual