aciz ne demek?
Kökeni: Arapça
- Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
İhtiyar imparatorluk, bu genç devlet karşısında âcizdi.
Y. K. Beyatlı - Beceriksiz
Ne âciz heriflermiş, iki yıl daha dayanamazlar mıydı?
R. H. Karay - Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
İhtiyar imparatorluk, bu genç devlet karşısında acizdi.
Y. K. Beyatlı - Beceriksizlik
Aczini bilmek de bir meziyettir.
Ö. Seyfettin - Güçsüz ve beceriksiz bir şekilde
Ayaklarındaki postalların yarısı yok bir hâlde mart havasının sert soğuğunda âciz ve sefil titriyordu.
H. E. Adıvar - Bkz. güçsüz
- Beceriksiz, eli ermez, kabiliyetsiz, gücü yetmez olan. (Osmanlıca'da yazılışı: âciz)
- Birinin borcunu vaktinde ödeyememesi durumu.
- Alçak gönüllülük gösteren kimsenin kendisine verdiği san
Biraz sonra Gazi yanına seryaveri Salih Bey'in yaveri Muzaffer Bey'i ve acizi alarak otomobile bindi.
R. E. Ünaydın Foible.
Helpless.
Inability.
Helplessness.
Weakness.
Insolvency.
Personal disability.
Unable.
güçsüz
- Gücü olmayan, âciz.
- Kendisini yönetmede beceriksiz olan kişi.
Faint.
Flimsy.
Impotent.
Incapable.
Insubstantial.
Limp.
Powerless.
Senile.
aciz bırakılmış
Incapacitated.
aciz bırakmak
Incapacitate, strike down.