ağırlık ne demek?
- Ağır olma durumu.
Taşın ağırlığı, yükün ağırlığı
- Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
- Değerlendirmelerde herhangi bir konu ya da evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer.
- Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
Havanın ağırlığı
- Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum.
- Yük, külfet
Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır.
- Ağırbaşlılık.
Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi.
- Tehlikeli olma durumu.
- Takı
Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti.
- Sorumluluk
Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim.
- Etki, baskı, güçlük
- Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli.
A. İlhan - Çeyizini düzmek için güveyinin geline verdiği para, kalın.
- Sıkıntı
- Değerli olma durumu.
- Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
"Beynime bir ağırlık peyda olmuştu.
A. Gündüz - Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum.
F. R. Atay - Bir nesne ile bir gökcismi arasındaki ağınımsal çekim kuvveti ile özekkaç itim kuvvetinin, gökcisminin yakınında tartı ile ölçülen birleşik etkisi.
- Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite.
- Metal veya kauçuktan yapılmış ve at yarışlarında atların ağırlıklarını dengelemek için kullanılan cisim.
- Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori.
- Weightiness.
- Gravity.
- Force of gravity.
- Dullness.
- Slowness.
- Severity.
- Arduousness.
- Avoirdupois.
- Heft.
- Massiveness.
- Plummet.
- Ponderosity.
- Ballast.
- Bit.
- Brunt.
- Gravity ağırbaşlılık.
- Burden yük.
- Responsibility sorumluluk.
- Drowsiness.
- Lethargy.
- Foulness.
- Load.
- Calmness.
- Seriousness.
- Graveness.
- Richness.
- Indigestibleness.
- Fetidness.
- Putrefaction.
- Uneasiness.
- Languor.
- Effects.
- Luggage.
- Portion.
- Weight.
- Schwere
- Gravité
- Poids
ağır
- Yavaş
- Yoğun
- Fiziksel nedenlerden dolayı güç işiten (kulak)
- Değeri çok olan, gösterişli
- Keskin, boğucu (koku)
- Kısık, alçak
- Yavaş bir biçimde
- Sindirimi zor (yiyecek)
- Ağır sıklet
- Tartıda çok çeken, hafif karşıtı.
ağırlık analizi
- Gravimetric analysis
ağırlık azaltma
- Jettison.