açılmak ne demek?
- Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak
Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Anayasa - Renk koyuluğunu yitirmek.
- Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak.
- Deniz aracı kıyıdan uzaklaşmak
... Türk korsan gemileri, engin denizlere açılmışlardı.
F. F. Tülbentçi - Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak.
- Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak.
- İşini gereğinden veya götürebileceğinden geniş tutmak.
- Genişlemek, bollaşmak.
- Oyuncunun (gövdesini seyirciye doğru döndürmesi.
- Open out.
- Open in.
- Open up.
- Disperse.
- Admit smb.
- Into one's confidence.
- Disclose one's secret.
- Become relaxed.
- Refresh.
- Bare.
- Disentangle.
- Diverge.
- Effuse.
- Expand.
- Fine.
- Flower.
- Gape.
- Come loose.
- Get loo.
- Blossom.
- Confide.
- Dilate.
- Spread.
- Thaw.
- Unbend.
- Unwind.
- To be opened.
- To become wider / larger.
- To expand.
- To be inaugurated.
- To begin.
- To recover to clear up.
- To put to sea.
- To clear.
- Recrudesce.
- Open oneself.
- Open.
- Be opened.
- Come open.
açılma
- Çatlama.
- Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama.
- Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi.
- Açılış.
- Açılmak işi.
- Savaşta birliklerin hazırlıklarını artırmak amacıyla küçük parçalara ayrılması durumu.
- Tohumların yayılması.
- Bir grupta, sıraların cimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi.
- Bir çekimin karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama çeşidi. Kararmanın karşıtı. TV
- Aynı sonucun televizyonda sağlananı.
açılma kararma
- Bir çekimin yavaş yavaş karanlıktan aydınlığa çıkıp görüntülerin belirmesi ya da bunun tersine, görüntülerin yavaş yavaş kararıp yitmesi, bu iki durumun birbirini izlemesi.
- Fade.
- Auf- und Abblendung