ürkütmek ne demek?

  1. Ürküntü vermek.
  2. Korkutup kaçırmak

    Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu.

    M. Ş. Esendal
  3. Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek.
  4. Korkutmak

    Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  5. Kuşkulandırmak

    Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu.

    R. N. Güntekin
  6. (en)Administer a shock.
  7. (en)Appal.
  8. (en)Appall.
  9. (en)Scare.
  10. (en)Give a start.
  11. (en)Give smb.
  12. (en)Start.
  13. (en)Startle.
  14. (en)Boggle.
  15. (en)Frighten.
  16. (en)To terrify.
  17. (en)To startle.
  18. (en)To frighten.
  19. (en)To scare.
  20. (en)Spook.

ürküntü

  1. Ürkme duygusu, tevahhuş
  2. (en)Sudden fright; panic.

ürkütme

  1. Ürkütmek işi.

ürkütmemek

  1. (en)Form of ürkütmek) administer a shock, appal, appall, scare, start, give a start, give smb.
  2. (en)Start, startle.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ürkütmeürkütmemekürküterek kaçırmakürkütücüürkütücü şeyürküürkülüürkümürkünürkünç
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın