ürkütmek ne demek?
- Ürküntü vermek.
- Korkutup kaçırmak
Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu.
M. Ş. Esendal - Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek.
- Korkutmak
Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kuşkulandırmak
Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu.
R. N. Güntekin Administer a shock.
Appal.
Appall.
Scare.
Give a start.
Give smb.
Start.
Startle.
Boggle.
Frighten.
To terrify.
To startle.
To frighten.
To scare.
Spook.
ürküntü
- Ürkme duygusu, tevahhuş
Sudden fright; panic.
ürkütme
- Ürkütmek işi.
ürkütmemek
Form of ürkütmek) administer a shock, appal, appall, scare, start, give a start, give smb.
Start, startle.