ürküntülü ne demek?
- Ürküntü veren.
ürküntü
- Ürkme duygusu, tevahhuş
- Sudden fright; panic.
ürküntü
- Ürkme duygusu, tevahhuş
- Sudden fright; panic.
ürküntü vermek
- Ürkütmek.
- Ürkütmek: Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor -Y. K. Beyatlı.
- Effarer, effrayer, terrifier, terroriser.